Halbuki yarın için ne de güzel planlarım vardı. Nice zamandır tekrarlamak için fırsat kolladığım Gaziantep gezisini nihayete erdirecektim. Sabah soluğu Metanet ya da Zekeriya Usta’da alacak, nefis katmerle güne başlayacaktım. Bu güzel cilanın ardından soluğu Halil Usta’da alıp masanın donatılmasını keyifle izleyecektim. Hemen karşısındaki Zeugma Mozaik Müzesi’nde bir kez daha büyülenecektim hem de akşam öncesi Koçak’ın baklavaları için yer açacaktım. Sonra ver elini İstanbul. Dolayısıyla şu an bu yazıyı yazmak yerine Gaziantep’te geçirilecek 7-8 saati nasıl daha verimli geçiririm hesabını yapıyor olacaktım ve böyle bir yazı aslında hiç yazılmayacaktı. Ama son dakikada ekilince yeni bir hayal kırıklığına daha yelken açtım. Belki de aylardır yazmak istediğim bu yazıyı yazmak için bahane bulduğumla sevinmeliyim, bilemiyorum bunu yazının sonunda göreceğiz
Geçenlerde bir arkadaşım Lizbon’a gece treni adlı yazımı okuduğunu hatta beğendiğini fakat bir sürü farklı konuya değindiğimi söyledi. Eğer öyle yapmazsam daha iyi olurmuş, aslında kendisine hak veriyorum. Ama sanırım bazen söylemek istediklerim bitmiyor. Bir sürü şeyi hazır yazmaya başlamışken araya sıkıştırıveriyorum. Düşündüm de sanırım söylediği tam olarak şu an yaptığım şey oluyor, dolayısıyla şimdilik Gaziantep’i sağ üst köşeye koyup Taht Oyunları serisine geri dönüyorum.
Bir fantastik edebiyat sever olarak Taht Oyunları’na tepkisiz kalmam beklenemezdi. Ortaokul yıllarımda Tolkien ile giriş yapmış olduğum dünyaya, üniversitede Psikoloji hocamın önerisiyle Ursula le Guin ile devam etmiştim. Taht Oyunları’nın dizisinin çevrileceğini duyduğumda ilk iş kitaplarını okumak oldu. O zamanlar Türkiye’de serinin yalnızca ilk kitabı basılmış ve devamı getirilmemişti. Daha sonra Epsilon aracılığıyla kitaplar yayınlanmaya başladı.
Kitapta yolunda gitmeyen şeyler olsa da dizi gerçekten olağanüstü derecede güzel ve ağır ağır gidiyordu. Hatta -bu fikirden hemen kendimi koparmayı başarsam da- bir an Yüzüklerin Efendisi’nin dizisi nasıl olur diye düşünmekten alıkoyamamıştım kendimi. Tek sorun savaş sahneleriydi, malum dizilerin bütçeleri filmlerle kıyas kabul etmeyeceği için savaşların genelde hep sonunu izleyebiliyorduk. İlk defa gerçek savaş nedir sorusunun cevabını geçen sezon finalinde gördük diyebilirim. Neyse efendim, dizi güzel gitmesine gidiyordu ama, kitaplar hiç bitmeyecek gibi gelmeye başladı. Bunun sebebini komple kötü çeviriye yıkmamak lazım, ama kitaplar gerçekten diziye kıyasla kötü, gereksiz uzatılmış, amaçsız onlarca hikayeyle dolu. Biliyorum asıl konuya hala gelemedim ama içimde kalan ukteleri söylememe izin verin lütfen. Gerçekten neden böyle gereksiz uzatılmış bir seri oldu bilmiyorum. Hatta bunun yazar George Martin de kabul ediyordu, keşke o videoyu bulup buraya ekleyebilseydim. Kendisiyle yapılan bir röportajda tüm tercihleri Yüzüklerin Efendisi karakterlerinden yanaydı. Hangi akıllı zaten iki eseri karşılaştırma hadsizliğini gösterir anlamıyorum. Bu arada eserin gerçek adının Buz ve Ateşin Şarkısı olduğunu zaten bildiğinizi varsayıyorum, Taht Oyunları bölümlerden birincisinin adı olsa da yapımcılar insanlar ismi benimsediği için bu yönde devam etme kararı almışlardı. Neyse dostlarım artık yazımızın konusuna gelebiliriz.
Biliyorsunuz bu sene kışın gelmesi biraz uzun sürecek. Her sene Nisan ayında başlayan Taht Oyunları’nın yeni sezonu, bu sezon dizide kış çekimlerinin ağırlıkta olacağı gerekçesiyle birazcık ertelendi. Ne yazık ki 7. sezon yaz aylarında ekrana gelecek. Adamlara hak vermek lazım, etrafta kar olması için ağırlıklı çekimleri kış aylarında yapacaklar. Dolayısıyla şu aylarda çoktan yeni sezona dair bir şeyler öğrenmiş olurduk ama henüz fanların yaptığı posterler ve birkaç kamera arkası görüntüden başka bir şey yok elimizde. Belki de bunu öngören yapımcılar dizinin takipçileri için dizinin Risk versiyonunu geçtiğimiz yaz piyasaya sürdü.
Esasında bu incelemeyi video çekerek yapmak istiyordum ama hem şişko hem de üşengeç olduğum için vazgeçtim. USAOPoly ve Hasbro işbirliği ile piyasaya sürülen oyun ne yazık ki Türkiye’de piyasaya sürülmedi. Bunun sebebi fiyatı olabilir (seksen dolar) olmaya da bilir. Monopoly oyununun buna benzer versiyonları piyasaya sürüldü ama Risk’in herhangi bir versiyonunun Türkiye’de satışa sunulduğunu görmedim.
Küçüklüğümden beri (7 yaş) kutu oyunlarına karşı müthiş bir hayranlığım var. Burada esasında bir parantez açıp yazıyı bölmek istemiyorum ama tam 3 yıldır Yuma Aile Oyunları hakkında bir yazı yazmak istiyorum. Amiral Battı’dan, Gırgır’a, Milyader’e, Risk’in benzeri olan Gizli Hedef’e hala uzun saatler başından kalkamadığımız Holding’e kadar bir yazı yazarak hem geçmişi hem de bugünü anlatmak istiyorum aslında. Bu not burada dursun da belki ileride utanır bir şeyler yazmaya karar veririm.
Risk ya da bizim çocukken oynadığımız Gizli Hedef başlı başına harika bir oyunken bir de buna Taht Oyunları dünyası eklenince ortaya keyfine doyulmaz bir eğlence çıkmış. Evet şunu diyordum, bugüne dek onlarca kutu oyunu oynamışlığım var, fakat Risk’in Taht Oyunları versiyonu kadar komplike ve kapsamlı bir oyunla pek az karşılaşmışımdır. Yani sonda söyleceğimi hemen burada söyleyeyim, gerçekten çok güzel bir iş çıkarmışlar.
Oyunda Taht Oyunlarının serisinin iki dünyası; Yedi Krallık’ın yer aldığı Westeros ve Daenerys bacımızın sürgün memleketi The Flatlands’ın da olduğu Essos bulunuyor.
İki farklı oyun tahtasında tüm krallıklar ve şehirler bulunuyor. Buna karşılık 5’i Westeros, 2’si Essos’tan olmak üzere toplam 7 hanedan karakter ve ordularıyla yer alıyor. Baratheon, Martell, Lannister, Tyrell, Stark Westeros hanedanları, Targaryen ile Ghiscari de Essos diyarına ait hanedanlar.
Hanedan kartlarının ön yüzlerinde özel karakterlerin yerleştirilebileceği bölgeler, sahip olunan kale ve limanları kontrol etmek için bölümler bulunuyor. Kartlar demişken;
Oyunda 4 çeşit kart bulunuyor. Bunlar; karakter kartları, bölge kartları, görev kartları ve üstat kartları. Bu kartlar haricinde tek bir özel kart var. O da çarpışma versiyonunun bitişini sağlayan Valar Morghulis kartı.
Bu kartların ne işlevleri olduğu konusuna tabii ki geleceğim. Fakat öncelikle oynamamız için tüm yardımcılardan bahsetmek istiyorum. Olur mu öyle şey? Tabii ki oyun tahtalarını göreceksiniz, sadece biraz sabredin.
Hayır oyun taş ve sopalarla oynanmıyor maalesef. Tabii ki de zarlarla oynanıyor, üzgünüm. Ancak sizler kendi aranızda farkı şeyler deneyebilirsiniz. Gördüğünüz üzere Risk’te karşımıza çıkan 3+2 zarı haricinde sekizgen 4 zar daha var. Hayır hepsi bir arada kullanılmıyor. Ya 3+2 klasik zarlarla ya da 2+2 sekizgen zarlarla oynayacaksınız. Bu konuya da ileride değineceğiz (umarım). Oyunumuzu tanımaya devam edelim.
Bu rengarenk piyonların hepsi tahmin edebileceğiniz üzere bir aileyi temsil ediyor. Risk’tekinin aksine burada askerler ve atlı (3 asker gücünde) birlikler var. Buna ek olarak her hanedanın bir başkent piyonu (kale) var. Oyunda hoşuma gitmeyen iki şeyden biri bu piyonların plastik yapılması. Sanırım metalimsi bir maddeden yapılsa Taht Oyunları ruhuna daha uygun olurdu.
Hayır madem piyonları metal yapmadınız, bari şu paraları en azından metal yapsaydınız ne olurdu be? Evet piyon olarak top, kale vs yok ancak ek kuvvet olarak kullanılabiliyor. Evet tüm yardımcıları gördüğümüze göre oyun öncesi kutumuza son bir göz atabiliriz.
Oyun Tahtaları;
Westeros
Essos;
Taht oyunları 2 kişiden 7 kişiye kadar oynanabiliyor. Ancak 2 kişiyseniz sadece Essos dünyasını oynayabiliyorsunuz. 3 ve daha fazla kişi Westeros’ta oynayabilir.
Oyunda 3 değişik oynama stili var. Skirmish (Çarpışma), Dominion (aslında bu kelime neredeyse dominyon şeklinde Türkçeleşmek üzere, yine de hakimiyet modu diyebiliriz, ama nasıl diyor siz Türkler, tam olarak karşılığı yok biliyor musunuz) son olarak çarpışma modunda iki dünyayı birleştirerek 7 kişi ile oynanan Dünyalar Savaşı.
Çarpışma (Skirmish)
Çarpışma modu klasik Risk kuralları ile oldukça benzerlik gösteriyor. Bu oyunda yazının ortalarında bahsettiğim kartlardan sadece Bölge Kartları’nı kullanıyoruz. Kişi sayısına dağıtılan kartlar neticesinde herkes bölgelerine yerleşiyor. Görev kartlarının kullanılmaması da klasik Risk’ten ayrılan bir başka noktası. Burada belli bir görev yok, sadece olabildiğince fazla bölge elde etmeye çalışıyorsunuz. Valar Morghulis kartını desteyi dağıtıp tekrar topladıktan sonra rastgele destenin arasına koyarız. İlgili kart bir oyuncu tarafından çekildiğinde oyun biter ve herkes elindeki bölge ve kale üzerinden puanını hesaplar. En yüksek puana sahip oyuncu oyunu kazanmış sayılır. Klasik Risk’ten farklı olarak burada bazı bölgelerde kale ve limanlar var. Kaleye sahip şehirler her el başı asker almak için sayılan bölgelere +1 değer katıyor. Liman işaretli şehirler ise deniz yoluyla savaşa olanak sağlıyor. Yani karasal sınırınız olmasa dahi denizden gelebilecek tehditlere karşı tetikte olmalısınız. Bu modu keyifli bulmakla beraber bir görev olmaması bence keyfi birazcık öldürüyor.
Hakimiyet (Dominion)
Hakimiyet modunda neredeyse oyundaki tüm eklentiler kullanılıyor. Hakimiyet benim favorim olmakla beraber Risk’i daha önce ileri derecede deneyimlemiş kişilerle oynanması oyunun akışını ve zevkini kesintiye uğratabilir. Öncelikle çarpışma modunda tecrübe kazanılıp daha sonra hakimiyet moduna geçilmesini öneririm.
Hakimiyet moduna başlamadan önce derin bir nefes alın. Oyuna düzgün başlamak oyunun devamı için oldukça önemli. Öncelikle herkes oynayacağı hanedanı seçer ve ilgili hanedan kartını önüne yerleştirir. Kişi sayısına göre asker dağıtımı yapılır. İlgili hanedanın başkentine kale yerleştirilir. Ortalarda bahsettiğim karakter kartları hakimiyet modunda devreye girer. İlgili hanedana ait karakterler kendi bölümlerine iliştirilir. Bölge kartlarına göre asker yerleşimi yapılır. Daha sonra görev kartları içinden 3’er adet kart seçilir. Bu kartlardan 2’si seçilerek geriye kalan kart desteye koyulur. Görev kartları oyun boyunca bir daha oyuna dahil edilmez. Bölge kartları da karıştırılarak yerine konur. Aynı şekilde üstat kartları da oyunda kullanılmak üzere kutudaki ilgili yerine kaldırılır. Hakimiyet modunda sekizgen zarlar kullanılır.
Karakter kartları nedir?
Karakter kartları her hanedana ait sabit kartlardır, oyun başında dağıtılır ve saldırı ya da savunma esnasında oyun tahtasındaki güçleri arttırır.
Üstat kartları nedir?
Üstat kartları karıştırılarak kutuya konur, oyun sırası gelen kişi 200 altın karşılığında bir kart satın alabilir. Üstat kartları karakter kartları gibi saldırı ve savunmaya katkı yapar. Bir kere kullanılır ve tekrar desteye koyulur.
Altın nasıl kazanılır?
Oyun başında kişi sayısına göre altın dağıtımı yapılır. Daha sonra her el başında sahip olunan bölgeye orantılı asker kazanımı ve altını kazanımı olur. Ayrıca sahip olunan her liman ekstra altın kazanımına katkı sağlar.
At, top, kale nedir, nasıl kazanılır?
At, top ve kale hakimiyet modundaki özel kuvvetlerdir. Açtığı bir başarılı savaş sonucu oyuncu bir adet bölge kartı almaya hak kazanır. Hakimiyet modunda bu kartlarla asker kazanılmaz. Onun yerine kartların altında yer alan simge (at, top, kale) kazanılır. Üzerinde yazan avantaj saldırı ya da savunma anında kullanılabilir. (Daha fazla zarla saldırma/savunma, +1 güç vb.)
Oyunu; başkentini elinde tutan ve aynı zamanda oyun başında seçtiği iki görevi başarılı olarak tamamlayan oyuncu kazanır.
Dünyalar Savaşı
Adından da belli olacağı üzere çarpışma modunda iki oyun tahtasını birleştirerek oynanan bir mod.
Bu mod için ihtiyacınız olan 6 ya da 7 kişi ve gerçekten büyük bir masa. Büyük derken gerçekten büyük. Çok büyük hem de. Hatta tek dünya ile oynarken de gerçekten büyük masa olsa iyi olur. Çünkü oyun tahtaları alışılanın aksine gerçekten çok büyük.
Kurallara aşağı yukarı böyle olmakla beraber oyuncular kendi kurallarını belirleyebilir. Örneğin ben çarpışma modunda oynarken görev dağılımı yapmanın zevki arttırdığını düşünüyorum. Ayrıca her hanedanın başkentini kendisine verip oyuna kale eklemek de zevkli oluyor. Malum başkent savunması önemli, tüm şehirler düşse de başkentte direnmeye devam edilebilir. Buna benzer küçük eklemeler ile oyunun zevkini daha da arttırabilirsiniz.
Hem Taht Oyunları dizisinin sıkı bir takipçisi hem de yıllardır kutu oyunları oynamaktan bıkmamış biri olarak Risk’in Taht Oyunları versiyonunu gerçekten çok beğendim. Taht Oyunları eklentileri gerçekten Risk’e daha fazla heyecan katmış. Beğenerek ve keyifle oynamaya devam etmeyi umuyorum. Sizlerin de oynamaya devam ettiğiniz kutu oyunları var mı? Risk’in bu versiyonu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yazarsanız öğrenmekten memnuniyet duyarım.
Valar Morghulis!
Valar Dohaeris!